İnsan, hem maddi hem de manevi yönü olan bir varlıktır. Maddi yönü açısından havaya, suya ve gıdaya ihtiyaç duyduğu gibi, manevi yönü açısından da mutlu ve sevinçli olmaya ihtiyacı vardır. İnanma da insanın doğasında (fıtratında) olan manevi bir ihtiyaçtır. İnsan, doğuştan kendisinde var olan inanma duygusundan dolayı yüce bir yaratıcıya inanma ihtiyacı hisseder.
Din Neden Bireyi Esas Alır?
♦ Akıl, düşünce ve irade sahibi olan insan, bu özellikleriyle evrendeki tüm varlıklardan üstün bir konumda bulunur. İşte insan, diğer varlıklarda olmayan bu özelliklerinden dolayı, birey olarak sorumludur. Bu açıdan din, insanı muhatap almakta ve onun hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olmasını istemektedir.
♦ İlahî dinlere bakıldığında emir ve yasakların öncelikle bireye yönelik olduğu görülmektedir. Yeryüzünde ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem, dinî emirlerin ilk muhatabı olmuştur.
♦ İlahî dinlerin sonuncusu olan İslam dini de bireyi esas almaktadır. Emir ve yasakların öncelikle bireyin hayatında yer etmesini istemektedir. Yüce Allah, Peygamberimize hitaben; ..Emrolunduğun gibi dosdoğru ol…”(Hûd suresi, 112. ayet.) buyurmuştur. Bu ayet ile öncelikle Peygamberimizin doğrulukta ve dürüstlükte örnek olması istenmekte daha sonra onun şahsında bütün Müslümanlara seslenilerek onların da doğru olmaları istenmektedir.
♦ İnsan bu dünyada yaptıklarından ahirette hesaba çekilecektir. Herkes kendi davranışlarından sorumlu olacaktır. Hiç kimse bir başkasının sorumluluğunu yüklen meyecektir. Bu konuda Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır:”…Hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez. Nihayet hepinizin dönüp gidişi, Rabb’inizedir.
♦ Allah, sağlıklı her bireye iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt edebilme kabiliyeti vermiştir. Göndermiş olduğu peygamberler ve kutsal kitaplarla da doğru yolu bulmalarını istemiştir. İnsanların dini kabul etmelerini de tamamen onların özgür iradelerine bırakmıştır.
Yorum Yap